BİZ BÜYÜK BİR AİLEYİZ

25 Eylül 2011 Pazar

Yeni dönemde yüzde 50...

Sanki seçimin üzerinden yıllar geçmiş gibi. Oysa 100 gün ancak oldu. Üç aydan 10 gün fazla yani. İktidar değişmediği, siyasî yapı aynen korunduğu için seçimi de, sonuçlarını da çabuk unuttuk. Bir de son üç ay, hiç olmadığı kadar dolu dolu yaşandı. Ülke gündem bombardımanına tutuldu adeta. Neler yaşanmadı ki?..

Genelkurmay Başkanı ve kuvvet komutanları istifa etti. Ağustos sürecinde ilklere tanık olduk. Kapalı kapılar arkasında nelerin döndüğünü tam öğrenebilmiş değiliz. Önünde iki yılı daha varken Işık Koşaner 'ben gidiyorum' dedi ve gitti. Yanına komutanlarını alarak...
İnternete düşen ses kaydı, istifası kadar ses getirecek türdendi. En üst düzeyde kurumsal eleştirilerin yapıldığını, hataların itiraf edildiğini gördük. Gerek istifa gerekse ses kaydı aylarca, yıllarca konuşulsa, tartışılsa yeri. Çok kısa sürede tüketildi.
Terör ve İsrail krizi devraldı bayrağı. Silvan saldırısı hem sokağı hem de devleti şoka soktu. Yeni önlemler, yeni eylem planları gündeme geldi. Örgütün İmralı ile bağı kesildi. Öcalan'ın örgütü içeriden yönettiği eleştirileri sıkça dillendiriliyordu. İkinci karargâh durumundaki Kandil'e hava harekâtı yapıldı. Terör örgütünün beyni ağır darbe aldı. Ancak şiddetin artması engellenemedi.
Terör, bu kez sivil hedeflere yöneldi. Teröristler Siirt'te aracın içindeki altı kadını taradı. Ve hafta içinde korkulan oldu, Ankara'nın göbeğinde bomba patladı. Bombalı saldırının terör örgütünü aşan boyutu olduğunu söyleyenler çıktı. Örgüt mensubu kimi unsurların taşeronluğundan söz edenler oldu. Terör konusunda kritik süreçten geçtiğimiz muhakkak.
Mavi Marmara ile başlayan İsrail krizi derinleşti. Türkiye, ipleri kopardı. Petrol arama sondajı Doğu Akdeniz'in sularını iyice ısıttı. İki ülke arasında sıcak çatışma olasılığı belirdi.
Bu iklimde iç siyasette neler yapılabilir?
Önümüzdeki hafta, 1 Ekim'de Meclis yeni dönem çalışmalarına başlayacak. Seçimden sonraki ilk bir yıl çok önemlidir. Büyük adımlar bu dönemde atılır, reformlar bu süreçte yapılır. AK Parti'nin arkasında yüzde 50 halk desteği var.
Bu yüzde 50'yi siyasete nasıl yansıtacak? Bunun görüneceği süreç başlıyor. Ev ödevlerinin başında 'yeni anayasa' konusu var. Bu sadece AK Parti'nin değil, bütün partilerin seçim vaadiydi. CHP, politikasını değiştirdi. Uzlaşma komisyonuna üye vereceğini açıkladı. Son günlerde 'tutuklu milletvekilleri' konusunu ön şarta dönüştürme sinyalleri geliyor CHP'den...
AK Parti çalışma başlattı. Bütün partilerle görüşme kararı aldı. Meclis Başkanı Cemil Çiçek 'anayasa' konusunu konuşmak için hukukçu akademisyenleri Ankara'da topladı. Yeni anayasa siyasetin ana gündemi olacak. Lokomotif AK Parti, diğerlerinin desteği de önemli.
Henüz çözülememiş BDP milletvekillerinin yemin sorunu var. Ne yapacakları belli değil. Her şeye rağmen BDP'siz Meclis'in eksik olacağı muhakkak. Anayasa çalışmalarına da olumsuz yansıyacaktır.
Şüphesiz 'yeni anayasa' demokratikleşmenin en önemli adımı... Yasalarla, yönetmeliklerle yapılacaklar da var. AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Hüseyin Çelik, geçtiğimiz günlerde yol haritasından söz etti. Söyledikleri doğruydu. Askerî darbelere yasal zemin hazırlayan 35. madde bunlardan biri. Jandarma'nın yapısı, TSK'da verilen askerî eğitimin gözden geçirilmesi gibi, bir dizi yapılması gerekenleri sıraladı.
Askerî Şûra toplantısındaki o fotoğraf önemliydi ama bu görüntü yasal düzenlemelerle desteklenirse anlamlı ve kalıcı hale gelir. Kamuoyunun AK Parti'den demokratikleşme paketi beklentisi var. Yüzde 50'nin hakkını ancak reformcu niteliğini devam ettirerek verebilir. Ve ilk bir yıl çok önemli. Ağırdan alır, kendisi dışında oluşan gündemin esiri olursa yüzde 50'nin oluşturduğu tarihî fırsatı ıskalayabilir.
Bakalım, haftaya başlayacak yeni dönemde AK Parti yüzde 50'nin gücünü siyasete nasıl yansıtacak?

0 yorum: