BİZ BÜYÜK BİR AİLEYİZ

15 Eylül 2011 Perşembe

Laik devlet her inanç grubuna eşit mesafededir

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, ''Doğu Akdeniz'de İsrail istediği gibi at oynatamayacak. Bu konuda kararlılığımızı görecek. Firkateynlerimiz, hücum botlarımız oralarda olacak'' dedi.
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, ''Doğu Akdeniz'de İsrail istediği gibi at oynatamayacak. Bu konuda kararlılığımızı görecek. Firkateynlerimiz, hücum botlarımız oralarda olacak'' dedi.

Başbakan Erdoğan, tarihi Kuzey Afrika ziyareti kapsamında Geçici Hükümet Başkanı Beci Caid Essebsi ile bir araya geldi. Başbaşa ve heyetler arası görüşmelerin ardından Erdoğan ve Essebsi ortak basın toplantısı düzenledi.

Başbakan Erdoğan, yaptığı açıklamanın ardından soruları yanıtladı. Erdoğan, Türkiye'deki din-devlet ilişkileri ve Tunus'taki Ennahdha (Nahta) Hareketi ile ilgili sorulan bir soru üzerine şunları söyledi:
''Şunu size rahatlıkla söyleyebilirim, Türkiye'yi tanımlarsam verdiğim cevap herhalde sizin için yeterli olacaktır. Biz demokratik, laik, sosyal bir hukuk devletiyiz. Demokrasi ile ilgili düşüncelerimi zannediyorum anlattım. Herhalde onları yeterli buluyorsunuzdur. Laiklik konusunda; Anglosakson bir laiklik anlayışı veya batılı anlamda bir laiklik anlayışı değil... Kişi laik olmaz. Devlet laik olur. Bir Müslüman, laik bir devleti başarılı bir şekilde yönetebilir. Şunu bilmemiz lazım. Laik devlet her inanç grubuna eşit mesafededir. İster Müslüman olsun, ister Hristiyan olsun, ister Musevi olsun, ister ateist olsun... Hepsinin güvencesidir. Olayın aslı budur. Bu tartışmalara vesile olabilir. Biz böyle inanıyoruz, böyle düşünüyoruz.
Nahta ile ilgili düşüncelerime gelince, Tunus'ta, Tunus halkının tercihlerine saygılı olan bir ülkeyiz. 23 Ekim'de ve sonrasında Tunus halkı kimi, hangi partiyi tercih ederse biz onlarla en güzel, en ideal şekilde çalışırız.''

İSRAİL İLE İLİŞKİLER

Başbakan Erdoğan, Ortadoğu'daki gelişmeler ve Filistin sorunu konusunda sorulan bir soru üzerine, Ortadoğu ve Filistin konularında Türkiye'nin tavrının çok net olduğunu belirtti.

''Biz Filistinli kardeşlerimizin A'dan Z'ye yanındayız'' diyen Erdoğan, İsrail'in zulmüne asla seyirci kalamayacaklarını, bunu bugüne kadar uluslararası her platformda dile getirdiklerini kaydetti.
Erdoğan, Mavi Marmara gemisine denizden ve havadan saldırı yapıldığını anımsatarak, bu konuda uluslararası adımlar atıldığını söyledi. Başbakan Erdoğan, ''Şu anda son gelinen noktada İsrail özür dilemedikçe, şehitlerimizin ailelerine tazminat ödemedikçe, Filistin'den Gazze'den ambargoyu kaldırmadıkça münasebetlerimizin normalleşmesi mümkün değildir'' dedi. Buna yönelik olarak da 5 madde açıkladıklarını anlatan Erdoğan, İsrail ile diplomatik ilişkileri ikinci katip düzeyine indirdiklerini, savunma sanayindeki bütün alışverişleri dondurduklarını anımsattı. Mavi Marmara saldırısında yaşamını yitiren 5 şehidin hukukunu sonuna kadar koruyacaklarını vurgulayan Erdoğan, Gazze ile ilgili ablukanın Lahey Adalet Divanı'nda takipçisi olacaklarını belirtti.
Erdoğan, Gazze ya da başka bir yere giden Türk gemilerinin seyrüsefer noktasında uluslararası sularda her an korunmasını temin edeceklerinin de altını çizerek, ''Doğu Akdeniz'de İsrail istediği gibi at oynatamayacak. Bu konuda kararlılığımızı görecek. Ama firkateynlerimiz, hücum botlarımız oralarda olacak'' diye konuştu.
Başbakan Erdoğan, tarihi Kuzey Afrika ziyareti kapsamında Tunus Geçici Hükümet Başkanı Beci Caid Essebsi ile bir araya geldi. Baş başa ve heyetler arası görüşmelerin ardından Erdoğan ve Essebsi ortak basın toplantısı düzenledi.
Erdoğan ve Essebsi'nin açıklamaları öncesinde, Türkiye ile Tunus arasında Dostluk ve İşbirliği Anlaşması imzalandı. Anlaşmaya Türkiye adına Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, Tunus adına da Geçici Hükümetin Dışişleri Bakanı Muhammed Mouradi Kefıl imza koydu. Bu arada yine açıklama öncesinde, Başbakan Erdoğan, Türkiye'nin Sfax Fahri Başkonsolosu Tarık Şerif'e Türk bayrağı ve resmi mührü teslim etti.
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Yasemin Devrimi'ni bizzat yaşamış, yakından takip etmiş dost ve kardeş Tunus'un medyasını takip ettiğini, uluslararası basının da süreci yakından takip ettiğini belirterek, şunları söyledi:

''Ardından Arap Baharı esmeye başladı. Arap Baharı'nın oluşması, Mısır, Yemen, Libya, Bahreyn, Suriye'de kendini gösterdi. Gönlümüz, arzumuz hep şudur; devrimler kanla olmasın, insanlar öldürülerek olmasın. Devrimler, düşüncelerin, fikirlerin ideallerin sandıktan yansıması suretiyle milletlerin iradesiyle gerçekleşsin. Tunus ve Mısır'da bu büyük ölçüde görüldü diyebiliriz. Şimdi bütün arzumuz, 23 Ekim'de sandığa gidecek olan Tunuslu kardeşlerimizin oluşturacağı kurucu meclisle birlikte gerçek bir demokrasiye geçiş dönemi olur.''

''Gerçek demokraside halkın iradesi vardır, gerçek demokraside halkın iradesine, düşüncesine saygı vardır ama bunun suiistimali olmamalıdır'' diyen Başbakan Erdoğan sözlerini şöyle sürdürdü:

''Orada oyunlara asla gidilmemeli, gerçek demokrasi sandıklardan gerçek olarak yansımalı. Tunuslu kardeşlerim bu iradelerini 23 Ekim'de ortaya koyacaklardır ve 2011 yılı öyle zannediyorum ki Tunus'ta bir seçimler yılı olacaktır. Gerek Anayasa ile ilgili yapılacak bir referandum, gerek parlamento seçimlerine yönelik yapılacak seçimler, bir seçimler yılını gerektirmektedir. Tüm bunların yanında hepsinden önemlisi Tunus, şunu ispat edecektir; İslam ile demokrasi yan yana olabilir.
Türkiye halkının yüzde 99'u Müslüman olan bir ülke, biz rahatlıkla bunu yapabiliyoruz, bir sıkıntımız yok. Oldu ve oluyor, demek ki olabilir. Farklı yaklaşımlar ortaya koymak suretiyle bunun önünü kesmeye gerek yok. En geniş manada müşavere, istişare, halkın iradesini ortaya koyması olacaktır. Sadece belirli seçkinlerin yapmış olduğu müşavere ile müşavere gerçekleşir diye bir kaide yok veyahutta yöneticilerin yapmış olduğu istişare ile müşavere olur diyemeyiz. O da olacak, o da olacak. Ancak en genişi milletin iradesinin tecelli ettiği müşaveredir. Bu süreç inanıyorum ki Tunus'u çok daha güçlü kılacaktır.''
Tunus'un çektiği sıkıntıları büyük ölçüde olmasa da kısmen bildiğini ifade eden Erdoğan, ''Ama Tunus ile Türkiye veya Tunuslu ile Türk, adeta iç içedir. Çünkü aramızda kan bağı vardır. Öyle ki bizim Kastamonu ilimizde Tunuslular köyü var. Bunun oluşmasının en önemli sebebi, aramızdaki bağların gücünden geliyor. Aramızda şu an 1 milyar dolarlık bir dış ticaret hacmi var. Bu yeterli mi? Değil. Bunu tabii yeterli hale getirecek adımları inşallah atacağız'' şeklinde konuştu.
Başbakan Erdoğan, yaptığı açıklamada Tunus'la ilişkilerle ilgili ''Siyasi alanda aramızda bir sıkıntı yok. Askeri alandaki ilişkilerimizi daha da geliştireceğiz'' diyen Erdoğan, Türkiye'nin savunma sanayi alanında çok güçlü bir ülke olduğunu ifade etti.

Başbakan Erdoğan, şunları kaydetti:
''Ekonomik, ticari alanda güçlü ilişkilerimizin olması lazım. Yatırımlar noktasında, yatırımcılarımızı özellikle Tunus'a sevk edeceğiz. Şu anda mevcut hava alanlarını, Türk yüklenici firmalar üstlenmiş durumda ve 40 yıllığına işleticiliğini almış durumda. Fakat hepsinden öte temennim şu: Tunus şehrinin İstanbul ve Ankara ile kardeş şehir olması suretiyle bir süreci başlatmak. Onlar da birbirine çok yakışacaktır.
Bir diğer sıkıntılı nokta, Akdeniz'deyiz, ama aramızda deniz ulaşımı yok. Kamu veya özel sektörü teşvik etmeliyiz. Türkiye ile Tunus arasında da deniz taşımacılığı başlatmalıyız. Hepsinden öte çok daha önemli bir şey var. Turizm noktasında ciddi bir iş birliği yapmalıyız. Yasemin devriminden sonra biz Türkiye'deki Turizm ve Seyahat Acenteleri Birliğini bir heyetle buraya gönderdik. İstedik ki Türkiye Tunus'un turizmine de aynı zamanda destek olsun. Şu anda Tunus'un 7,5 milyonluk bir turizm kapasitesi var. Bizde de bu rakam bu yıl itibariyle öyle zannediyorum ki 30 milyonu aşacak. Aramızdaki paket turizmiyle bunu daha da geliştirebiliriz. İstiyoruz ki Tunuslu öğrenciler Türkiye'ye gelsin. Türk öğrenciler de Tunus'a gelsin.
İnşallah attığınız bu adımlar, inanıyorum ki 23 Ekim'den sonra çok daha farklı bir şekilde gelişmeye başlayacaktır. Hak ve özgürlükler noktasında gerçekçi bir demokrasiyi yakalayan Tunus, hiç şüpheniz, endişeniz olmasın, çok daha güçlü olacaktır.''
Başbakan Erdoğan sözlerini, Türkçe ve Arapça söylediği ''Tunus'a, halkına, gençlerine selam olsun'' sözleriyle tamamladı.
Essebsi ise basın toplantısında, Başbakan Erdoğan ve beraberindeki heyetin Tunus'a gerçekleştirdiği ziyaretten duyduğu memnuniyeti dile getirerek, ziyaretin, bölgenin değişim atmosferinden geçtiği ve değişim rüzgarlarının estiği bir dönemde gerçekleştiğine işaret etti.

''Çeşitli konularda istişarelerde bulunduk. İstişarelerimizde hangi noktalarda olduğumuzu belirttik'' diyen Essebsi, şunları söyledi:

''Türkiye ile Tunus demokrasi yolunda beraber ilerliyorlar, halkların onurlarıyla birlikte ilerliyorlar.
Bütün halklar kendi iradeleriyle yönetime gelmelidirler. Özellikle Filistin halkı bunun önceliğidir. Filistin halkının devlet kurmasının en doğal hakkı olduğuna inanıyorum. Davasının adaletli bir dava olduğuna inanıyorum. Tunus, Filistin'in devlet kurma hakkı olduğunu ilk tanıyan ülkelerden biri olmuştur. 1947 nolu Birleşmiş Milletler genel kurulu kararından sonra Tunus bu şekilde düşünmektedir. Bu kararla Filistin devletinin kurulması öngörülmüştür. Filistin Kurtuluş Örgütünün ve Filistinlilerin devlet kurma hakkını kimse elinden alamaz. Bu konudaki desteğimizi sürdüreceğiz.
Tunus ve Türkiye dünyaya şunu gösteriyor ki demokrasi ile İslam hiçbir zaman birbiriyle çelişmemektedir. Aynı zamanda sayın Başbakan Erdoğan ile din-devlet ilişkileri konusunda görüş alışverişinde bulunduk. Adaletli bir devletin, bütün inanç sistemlerine inançları konusunda özgürlük tanıdığı konusunda mutabık kaldık. Sağdan olsun, soldan olsun her türlü aşırılıklara karşı olduğumuzu da vurguladık. Allahü Teala, Kur'an-ı Kerim'de 'Biz sizleri ortak bir ümmet kıldık ki Allah ve Resulü sizlere şahitlik etsin' buyurur. Siyasi olsun, ekonomik olsun, bütün alanlarda iş birliği ve istişare halinde olacağımız konusunda da mutabık kaldık. Turizm konusunda da işbirliği içinde olacağız. İnşallah iki kardeş ülke ve iki kardeş halk arasında yeni bir kapı açılacağına inanıyoruz.

0 yorum: