8 Eylül Pazartesi günü AK PARTİ Genel Merkezi’nde yaptığım basın toplantısında, CHP’nin Suriye politikasını eleştirirken, Sayın Kılıçdaroğlu’nun Suriye’deki yönetime mezhep yakınlığıyla sahip çıkıp çıkmadığını sordum. Şayet böyle bir şey yapıyorsa bunun affedilmez ve kabul edilemez olacağını ifade ettim.
Bu sözlerimden yola çıkarak, benim CHP’yi bir Alevi partisi olarak nitelendirdiğimi ve Alevi vatandaşlarımızı rencide ettiğimi iddia edenler oldu.
Öncelikle şunu belirteyim ki ben tüm hayatım boyunca bütün inanç ve mezheplere saygılı oldum ve bütün ötekileştirmelere hep karşı çıktım. Bunun en yakın şahidi Alevi dostlarım ve hepsi rahatlıkla bulunabilecek konuşma metinlerimdir.
Basın toplantısında kullandığım ifadeler iyi incelenirse ben mezhepsel bir bakış açısı ve yaklaşımın vahim olacağını söylüyorum. Buna karşı çıkıyorum. Alevi vatandaşlarımıza yönelik olumsuz bir imada bile bulunmam söz konusu değil.
Hal böyleyken iyi niyetli olmayan bazı insanların, beni mezhep ayrımı yapmakla suçlamalarını kınıyorum. Benim bir tek cümlem değil bir kelimem bile ülkemdeki bazı insanları rahatsız ederse bu öncelikle beni fevkalade üzer. Bizzat benim eleştirdiğim bir tarz ve tavrın bana mal edilmeye çalışılması hakkaniyet ve vicdan ölçüleri ile bağdaşmaz.
Ben bu ülkenin tüm insanlarını; dini, dili, mezhebi, etnik kökeni ne olursa olsun, hep sevdim ve hep seveceğim.
Baas Partisi benzetmesi ve yakıştırmasının ne anlama geldiğini bu konuda bilgi sahibi olanlar çok iyi bilirler. Ben totaliter ve otoriter vasıflarından dolayı Baasçı rejimler ile CHP arasında bir bağıntı kuruyorum. Bunun Sünnilikle de Alevilikle de uzaktan yakından bir alakası yoktur.
Kamuoyunun, konuyu bu açıklamalarım doğrultusunda değerlendirmesini saygıyla rica ederim.
0 yorum:
Yorum Gönder