BİZ BÜYÜK BİR AİLEYİZ

13 Eylül 2011 Salı

Filistin meselesi bir insanlık meselesidir

Başbakan Erdoğan, Kahire'de, Arap Birliği Dışişleri Bakanları Konseyi'nin açılış oturumunda konseye hitap etti. Başbakan Erdoğan, bölgedeki tarihi gelişmelerin yaşadığı böyle bir dönemde bir araya gelmekten duyduğu mutluluğu dile getirdi.
Başbakan Erdoğan, Kahire'de, Arap Birliği Dışişleri Bakanları Konseyi'nin açılış oturumunda konseye hitap etti. Erdoğan, besmele çekerek başladığı konuşmasında, Mısır Arap Cumhuriyeti Başbakanı İsam Şeref ve Arap Ligi Genel Sekreteri Nebil El Arabi'ye, gösterdikleri misafirperverlikten dolayı teşekkür etti ve bölgede tarihi gelişmelerin yaşandığı bir dönemde bir araya gelmekten duyduğu mutluluğu dile getirdi.
Başbakan Erdoğan, kürsüye davet edildi. Kürsüye çıkan Başbakan Erdoğan, bölgedeki tarihi gelişmelerin yaşadığı böyle bir dönemde bir araya gelmekten duyduğu mutluluğu dile getirdi.
Başbakan Arap Birliği Dışişleri Bakanları Konseyi Toplantısı'nda yaptığı konuşmada, ''Türk ve Arap halkları olarak, ebedi kardeşliğimizden aldığımız güçle aramızdan gün ışığının geçmesine izin vermeyecek kadar saflarımızı sıkı tutmalıyız. Farklı dillerle aynı anlam coğrafyasını ve kaderi paylaşan bizler için yeniden ortak geleceğe sahip çıkma zamanı gelmiştir'' dedi.
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, ''Türk ve Arap halkları olarak, ebedi kardeşliğimizden aldığımız güçle aramızdan gün ışığının geçmesine izin vermeyecek kadar saflarımızı sıkı tutmalıyız. Farklı dillerle aynı anlam coğrafyasını ve kaderi paylaşan bizler için yeniden ortak geleceğe sahip çıkma zamanı gelmiştir'' dedi.
Türkler ve Araplar olarak yüzyıllardır tarihi dostluk ve kardeşlik bağlarına sahip halkların evlatları olduklarını ifade eden Erdoğan, yüzyıllarca bir arada, aynı coğrafya üzerinde, aynı medeniyeti, aynı inancı, ortak bir kültürü paylaştıklarını söyledi. Aynı medeniyet üzerine inşa edilmiş değerleri, farklı lisanlarla da olsa nesilden nesile aktardıklarını belirten Erdoğan, şöyle devam etti:
''Birimizin kederi hepimizi kederlendirdi, yine birimizin sevinci, neşesi, hepimizin yüzünü güldürdü. Bizler geçmişleri, bugünleri ve gelecekleri ortak çizilmiş iki milletiz. Sana'da torununa tahta bir oyuncak dahi alamayan bir dedenin yüreğindeki hüzün, Rabat'ta, Beyrut'ta gözyaşına dönüşür. Riyad'da, Doha'da yaşanan mutluluklar, Kudüs'te, İstanbul'da gönüllerimizi şenlendirir. Gazze'de ağlayan Filistinli bir çocuk, Ankara'daki bir annenin yüreğini sızlatır. Kahire'de gençliğin yükselen sesi Trablus'ta, Şam'da, İstanbul'da aynı heyecanla yankılanır. Bizler aynı bedenin ve aynı ruhun unsurlarıyız. Zira bizler büyük ve köklü bir aileyiz. Aile içinde sevinçler paylaştıkça artar, üzüntüler paylaştıkça azalır. Şimdi sevinçlerimizi ve üzüntülerimizi en üst düzeyde paylaştığımız tarihi bir dönemeçteyiz. Şimdi, birbirimizi her zamankinden daha iyi anlıyor, daha iyi hissediyoruz. İstikbale umutla ve güvenle bakıyoruz. Türk ve Arap halkları olarak, ebedi kardeşliğimizden aldığımız güçle aramızdan gün ışığının geçmesine izin vermeyecek kadar saflarımızı sıkı tutmalıyız. Farklı dillerle aynı anlam coğrafyasını ve kaderi paylaşan bizler için yeniden ortak geleceğe sahip çıkma zamanı gelmiştir. Bu şuuru canlı tutmak, hem geçmiş nesillere bir borcumuz, hem de gelecek nesillere karşı sorumluluğumuzdur.''
Halkların meşru talepleri karşısında bugün takınılan tutum ve atılan adımların hesabı, ancak halklar tarafından sorulabileceğini belirten Başbakan, "Bu çağrım, bölgemizdeki tüm ülkeler için geçerlidir ve buna İsrail de dahildir'' dedi.
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, ''Evet, önümüzdeki süreç meşakkatlidir, zordur. Bu süreci tersine çevirmeye çalışan ve çalışacak gizli mihraklar da vardır, olacaktır. Bu gizli mihraklara karşı tedbirli olmalıyız. Ama artık gizli mihrakların gücünü bahane ederek çözümleri ertelemeye son verme zamanı da gelmiştir. Yürekten inanıyorum ki, kardeş Arap halkları asla belirsizliğe fırsat vermeden, kendi iradeleriyle bu süreci başarıyla, hayırla sonuçlandıracaklardır'' dedi.
"Tarihin yeniden evirildiği bir dönemde kardeş Arap halklarının bu vakur duruşunu saygıyla selamlıyorum. Bazıları gibi çıkar hesaplarıyla değil, sadece ve sadece kardeşlerimin onurlu bir geleceğe sahip olması için Arap halklarının bu değişimi gerçekleştirmesini diliyorum." diyerek Arap dünyasındaki değişimin yanında olduğunu belirten Başbakan, Libya ile ilgili de şu sözleri dile getirdi:
"Bazılarının Libya'nın yeraltı zenginlikleri üzerinde yaptığı veya yapacağı hesaplara bakarak değil, sadece Libyalı kardeşlerimi sevdiğim için bunları ifade ediyorum. Dolayısıyla burada atılacak adımlar geleceği çok daha farklı inşa edecektir. Hiç şüphesiz bu süreç en çok ortak aklın harekete geçmesi, en çok dayanışmanın gösterilmesi gereken bir süreçtir. Yüzyıllarca bilimden edebiyata, sanattan felsefeye insanlık tarihinde çığır açmış yeniliklere imza atmış bölge insanı, üzülerek ifade edelim ki, bugün olması gerektiği noktada değildir. Bizler bu akışı tersine çevirecek birikime fazlasıyla sahibiz ve bugün cereyan eden gelişmelere de bu zaviyeden bakmak durumundayız. Bu bağlamda, Libya halkının özgürlük ve demokrasi mücadelesini zaferle sonuçlandırmış olmasını memnuniyetle karşıladığımızı ifade etmek isterim."
Başbakan Erdoğan, Palmer Raporu açıklanmadan önce basına sızdırılmasının hemen ardından İsrail ile ilişkilerimizde bazı tedbirleri hemen uygulamaya koyduklarını dile getirerek, alınan bu kararlara göre, Türk-İsrail diplomatik ilişkilerinin ikinci katip düzeyine indirildiğini, Türkiye ile İsrail arasındaki askeri anlaşmaların askıya alındığını ifade etti.
Doğu Akdeniz'de en uzun kıyısı bulunan sahildar devlet olarak Türkiye'nin Doğu Akdeniz'de seyrüsefer serbestisi için gerekli gördüğü her türlü önlemi alacağına işaret eden Erdoğan, Türkiye'nin İsrail'in Gazze'ye uyguladığı ablukayı tanımadığını belirtti. Erdoğan, şunları kaydetti:
''İsrail'in 31 Mayıs 2010 tarihi itibariyle Gazze'ye yönelik olarak uyguladığı ablukanın Uluslararası Adalet Divanı'nda incelenmesini sağlayacaktır. Bu doğrultuda BM Genel Kurulunu harekete geçirmek için girişimler başlatılacaktır. İsrail saldırısının Türk ve yabancı tüm mağdurlarının mahkemelerdeki hak arama girişimlerine tarafımızdan gereken her türlü destek verilecektir. Hiçbir ülke uluslararası hukukun üzerinde olmadığı gibi uluslararası hukuk da sadece bazı ülkelerin güdümünde değildir, olamaz. Daha adil, daha yaşanılabilir, daha güvenli bir dünya düzeni için bireyler gibi devletler de işledikleri cinayet suçlarının bedelini ödemek durumundadır. Terör suçlarının bedelini ödemek durumundadır. Türkiye olarak ülkemize ve uluslararası hukuka karşı yapılan her türlü eyleme karşı sesimizi yükseltmeye ve bu eylemlerin karşılıksız kalmaması için gerekenleri yapmaya devam edeceğiz. Bu vesileyle Sayın Arap Birliği Genel Sekreteri'nin İsrail ile ilişkilerimizde aldığımız tedbirlere vermiş olduğu destekten dolayı kendilerine bir kez daha huzurlarınızda şükranlarımı sunuyorum. Bu desteğin ve dayanışmamızın, ablukanın gayrı hukukiliğini tescil etmek amacıyla Uluslararası Adalet Divanı'nda başlatacağımız süreçte de devam edeceğine eminiz.''
Filistin meselesinin artık devletler arası bir meselenin ötesinde bir insanlık meselesi olduğunu belirten Başbakan "Bu mesele onlarca yılın meselesidir ve sadece Ortadoğu açısından değil; küresel barış açısından da tayin edici bir meseledir'' dedi.
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, konuşması sırasında Filistin'in devlet olması ile ilgili ise, ''Gelin, Filistin bayrağını göndere çekelim ve o bayrak Ortadoğu'da barışın, adaletin sembolü olsun. Gelin, Ortadoğu'ya hak ettiği barış ve istikrarın gelmesine katkıda bulunalım'' dedi.
Başbakan Erdoğan, sözlerini, konsey toplantısının başarılı geçmesi, tüm bölge ve dünya için hayırlı sonuçlar doğurmasını dileyerek tamamladı.

0 yorum: